Pages

Ads 468x60px

Labels

2 Mart 2011 Çarşamba

Galatasaray : 0 Gaziantepspor : 0


Türk futbolunun özellikle Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş takımlarının başına getirilen antrenörlere başta sahip çıkan başkan ve yöneticilerin bu "sahip çıkma" kol , kanat germesi en fazla 3 ay sürer, tabi işler kötü gidiyorsa, iyiysen zaten kimse kelleni alamaz. Sezon ortasında Georghie Hagi'yi takımın başına getirip Zapata, Culio, Stancu gibi Uefa kupası kaldırmış bir Galatasaray kulübünü kaldırabilecek kapasitede oyuncular olmadığı baştan belliydi. 32 Yaşındaki Zapata'yı nereden, ve hangi zihniyetle transfer edildiğini birisi çıkıp açıklayacaktır değil mi ? Tarihinin en kötü sezonunu geçiren bütün umutlarını Türkiye Kupası ve oradan Uefa kupasına gitmeyi gözüne kestiren, Lige çok önceden havlu atmış sıradan bir takım görünümüdeki Galatasaray elbetteki sadece stat açılışında full dolduran ve sezon sonuna kadar 15 bini geçmeyecek taraftarıyla bunu hak ettiğini kimse söyleyemez. Haftalardır iyi çıkış yakalayan Gaziantep "takım" olma yolunda Galatasaray'ın çok önünde. Gelecek sezonu ufakta olsa garantiye almanın tek yolu olarak Türkiye Kupasını kaldırmak olduğunu düşünen Galatasaray ve Camiası Antep maçını final olarak görsede tribüne bakıldığın ne kadar hak edildiğini görmek için yetecektir. Neyse.

Sahada maça iyi başlayan ve kendini bilen bir Gaziantep vardı. Galatasaray ise ilk yarının son 10 dakikasına kadar adeta deplasmana gelmiş bir anadolu takımı, Gaziantep'in ise sanki Galatasaray ile formalarını değiştirmiş ev sahibi 4 büyük takımdan birisi gibi duruyordu. Aslında beklediğimden daha iyi bir tempo vardı sahada, her iki takım adınada bunu söyleyebilirim. İlk yarı iki takım adınada ortada gitsede daha çok pozisyon bulan Galatasaray oldu, ilk yarının sonlarına doğru Baroş'un kaçırdığı pozisyon ilk yarının en net pozisyonuydu.

Bu sezon Galatasarayda Baros ve Arda'nın paso sakatlanmasının altında büyük bir amatörlük var. Amatör bir futbolcuya sorsan bile her maç oynamak ister. Baros yine bacağı sarılı çıkmış sahaya belliki hafifte olsa bir sakatlığı var, korunarak oynamak zorunda. Ani bir harekette bacağı çekse 1 ay daha yok tabi önemli topçu ya 2 haftaya yetiştirilmeye çalışılır, tekrar sahaya girer ve yine sakatlanır. İşte amatörlük budur.

İkinci yarıda skoru korumak isteyen Gaziantep ve Allah ne verdiyse saldıran bir Galatasaray. Culio'yu çıkaran Hagi yerine oyuna sürdüğü Pino. takımın en isteklisi Baros. Beklediğim sonuçla bitti maç, Antep'in turlamasını maç başlamadanda bekliyordum benim için pek süpriz olmadı doğrusu.

Taraflı, tarafsız herkezin "futbolculuğunu" sevdiği Hagi'ye şimdi verilen tepkiler diz boyu. Çoğu kesim istemiyor peki neden ? daha 3 ay önce takıma gelmiş başarılı-başarısız orası bu kısa zamanda önemli bir etken olmadığı açıktır. Manchester United ' da Sir Alex Ferguson takımın başına geldiği ilk 3 sezonda takımı 10.sıradan daha üst sıralara taşıyamamıştı, şuanda ise 30 yıla yakın takımın başında ve birçok kişiye göre dünyanın en iyi antrenörü. tabi bu sadece Galatasaray için değiş türk futbolunun bir eksikliği.

Oyundan çıkan Ayhan akmanın ıslıklanması, adeta "çek git artık, istenmiyorsun" tavırlarına Ayhan'ın tepkisi ise formasını öpmesiyle oluyor.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Manisaspor : 1 Trabzonspor : 2


Beşiktaş'ı 4-2 yenerek liderliğe yükselen Fenerbahçe, Trabzonspor'un puan kaybetmesi halinde ligin yeni lideri olacaktı. Fenerbahçe'nin bu galibiyeti Trabzonsporlu oyuncular üzerinde bir rehavet göstermesi olasıydı. Durağan başlayan maçta 6.dakikada Serkan ile çok net bir gol pozisyonundan yararlanamadı. 14.Dakikada Mustafa' nın üzerinden kafa vuruşunu yapan Dixon takımını 1-0 öne geçirdi bu dakikadan sonra iki takımda istediği oyunu sahaya yansıtamadı, ilk yarı Manisaspor golü bulmasıyla soyunma odasına moralli gitti. Trabzonspor ilk yarıda vasatı aşamayan bir performansla ligin ilk yarısındaki o istekli, maçı kovalayan görüntüsünden eser yoktu. İkinci yarıya daha istekli başlayan Trabzonspor'du Jaja'nın getirdiği topu Umut düzgün bir vuruşla beraberliği sağladı. Geçen sezon takımın en etkili isimlerinden olan Colman bu sezon daha defansif bir görev üstleniyor, haliyle savunmaya daha çok ağırlık veren Colman maçlarda istediği insiyatifi alamıyordu. Ligin ilk yarısında en etkili oyunculardan Selçuk ve Colman'ın ligin ikinci devresine oldukça kötü başlamalarıyla üst üste puan kaybeden Trabzonspor'da Manisa maçının 2.yarısı Selçuğun biraz daha insiyatif alması, Jaja'nın skoru değiştirmek isteyen ve diğer oyunculara göre daha istekli bir oyunu vardı. Golden sonra Colman'ı kenara alıp Alanzinho'yu sahaya sürerek takımın ofansif gücünü arttıran Şenol Güneş takımın bütün sezon boyunca özellikle geriye düştüğü maçlarda kontrollü oyunu sürdürmesi galibiyet golünü aramasını ve bunu yaparkende defansif anlamda tedbiri elden bırakmamasını isteyen oyun yapısı galibiyeti getiren en önemli faktördü. 1-1 'den sonra çok önemli 2 gol pozisyonundan yararlanamayan Trabzon'du. İlk yarının aksine takım daha dirençli ve istekliydi, bu kıvılcımı takıma ateşleyen Jaja ve Şenol Güneş'in 1-1'den sonra oyuna sürdüğü Alanzinhoydu.

86.dakikada Alanzinhonun klas gölüyle öne geçen Trabzonspor'da dakika 90 olmasına rağmen kenardan takımının geriye yaslanmamasını söyleyen ve kontrollü oyunu sürdürüp skoru değiştirmek isteyen Şenol Güneş'in hamleleri tam yerindeydi. Jaja'nın ikinci yarıda Maestro görevini selçuktan alıp sahneye kendisi çıktı, takımı ateşledi ve golün hazırlayıcısı oldu. Berabere giden maçlarda Şenol Hoca "Selçuk-Ceyhun-Colman" ile başlarsa oyundan öncelik olarak Ceyhun'u çıkartırdı, bu sefer Colman'ı alarak takımın galibiyeti ararken defansif düşünmesinide istedi kuşkusuz. Eğer 1-0 iken Colman'ı değilde Ceyhun'u oyundan alıp Alanzinhoyu sahaya sürseydei defansif anlamda Trabzonspor sıkıntı yaşayabilirdi. Colman'ı alarak defans gücünüde düşünerek hücum etme anlayışı Trabzonspor'a galibiyeti getiren en önemli sebeplerden birisi oldu.

Geçen hafta deplasmanda Sivas ' ı 3-2 yenmesiyle biraz moral kazanan Trabzon için Manisa maçı oldukça önemliydi. Bu iki maçıda kazanarak üzerindeki kara bulutları biraz olsun dağıtarak, ilk yarının aksine daha olumsuz futbolunu ikinci plana taşıdı. Defansta Egemen'in yokluğunda Mustafa'nın Egemen'in görevini tam üstlenememesi, Engin'in sakatlığıylada hem defansif hem ofansif olarak daha durgun bir Trabzonspor görmemizi sağladı, bu iki deplasmandaki galibiyetlerin çok büyük bir önem taşıdığı aşikar böylece gelecek haftaki Kayseri maçında daha istekli bir Trabzonspor ve Trabzon taraftarı görmemiz açısından son derece önemliydi. Jaja'nın takımını inanılmaz ateşlemesi ve kenardan oyuna müdahalesiyle antrenörlük görevlerini en iyi şekilde yapan Şenol Güneş galibiyetin mimarıydı.

20 Şubat 2011 Pazar

Beşiktaş : 2 Fenerbahçe : 4

Formda ve performansı giderek yükselen, ilk 11'i makine gibi işleyen bir Fenerbahçe diğer tarafta ise ; ligde hayal kırıklığı yaşayan ve avrupadan'da büyük bir futbol mucizesi olmazsa elenmiş, kupada ne yapacağı muamma, antrenörü her maçta sağa sola gider yapan bir hocası olan, yönetimin ısrarla arkasında durduğu, durmaya devam ettiği bir Beşiktaş.

Galibiyet paralosıyla çıkan iki takımın mücadelesinde ilk dakikalarda golü bulan Fenerbahçe 1-0 önde başladı maça. Derbi karşılaşmalarında iki tarafında istemeyeceği "erken gol yeme dezavantajı" Alex'in cezasahası içerisine kestiği topu Necip'in kendi ağlarına gönderince Fenerbahçe avantajı eline geçirdi. İlk 25 dakika içinde maçı 3-0 ' a getirme şansını elinin tersiyle iten Fenerbahçe 25.dakikadan sonra Beşiktaş'ın biranda vites yükseltmesiyle dili dışarıya çıktı. Bu baskı 44.dakikada ters ayağıyla mükemmel bir gol atan Ekrem adeta örümcek ağını aldı.



İkinci yarının başında İbrahim Toraman'ın önünde bulduğu topa bir santrafor gibi yumuşatıp topun geldiği köşeye göndermesiyle avantajı Beşiktaş eline geçirdi. Almeida'nın karşı karşıya cömertçe kaçırdığı gol pozisyonuyla 2. kırılma noktasını değerlendiremeyen Beşiktaş 65.dakikada Ferrari'nin Lugano'ya yumruğuylaindirerek bütün maçı tersine çevirdi. Beşiktaş lehine giden maçta takımını 10 kişi bıraktı ve Fenerbahçe'nin hanesine 1 gol yazdırdı. Ferrari ' nin bu ikramıyla Alex sazı eline aldı ve maçı kopardı.

İlk yarıda Niang'ın ikinci yarıda Almeida'nın değerlendiremediği pozisyonlar maçın kırılma anlarıydı iki takımda bunu değerlendiremeyince sahneye Ferrari çıktı, sayısal üstünlüğü ele geçiren Fenerbahçe skoruda eşitleyince film Fenerbahçe adına koptu. Skor 2-1 iken Semih'i oyuna alacak olan Aykut Kocaman Alex ' i çıkarmayı düşünmüş olabilir.Bir "A"planı olmayan Schuster'den "B" planıda beklenemezdi zaten. Türkiye'nin en pahalı derbisine Beşiktaş'ı yedek stoper'siz çıkaran Schuster son 30 dakikada defansın göbeğine Necibi monte etti. Sivok ' u ilk 11 de sahaya sürmeyi akıl edebilse hadi onuda yapamıyorsan esameye bitane yedek stoper yazaydın.

18 Şubat 2011 Cuma

Spordan bir Armstrong geçti



Bitek Indurain hakkında kısa bilgilerim vardı. Indurain diğer insanlarla karşılaştırılan üstün bir fizik yapısına değil kendi akranı pedallar'dan dahi daha iyi bir fizyonomisi vardı. Indurain'in kan sirkülasyonu 7 litre oksijeni her bir dakikada vücudunun etrafında sirküle etme yeteneğine sahipti. Bormal insanlarda bu 3-4 litreydi. Kendi akranı pedallarda ise bu 5-6 litreydi. Ayrıca Indurain'in akciğer kapasitesi 8 litreydi. Diğerlerinde ortalama 6 litredir. Bunların dışında normal bir insanın kalp vuruşları 60-80 bpm iken Indurain'de bu 28 vuruş daha azdı. Bunun anlamı ise kalbi dağ etaplarında daha az baskı altında kalıyordu. Bu Indurain 5 kere fransa bisiklet turunu kazanan 4 isimden sadece birisiydi, ama diğerlerinden herzaman avantalıydı.

Açıkça söylemek gerekirse Futbol'dan başka spor dallarından pek anlamam ama televizyonda görürsem diğer kanallara zap yapmam, izlerim ve takip etmeye çalışırım. Bisiklet sporuda bunlardan birtanesi sadece bisikleti değil, diğer spor dallarındada insanlara "sporu sevdiren" kişiler/sporcular vardır. İşte bunlardan biriside Lance Armstrong'dur. 1971 ' de Teksas'da doğdu. Armstrong bisiklet sporuna devam ettiği sırada 1996'da 3.aşama testis kanseriydi, hastalığı beynine sıçramıştı doktorlar yaşama şansını %40 olarak gördüler. Armstrong kanseri yendi, bisiklete geri döndü. 1999-2005 arası dünyanın en prestijli yarışması olan Fransa Bisiklet Turu'nu 7 kere Champs Elysee Bulvarı'nda zafer turu atmayı başardı. Lance Armstrong 1999-2005 arasında elde ettiği yedi şampiyonlukla, tüm zamanlar rekorunu beş birincilikle paylaşan Merckx, Hinault, Indurain ve Anquetil gibi efsaneleri geride bıraktı.

2005'de mayosunu astı. Emekli oldu. Hakkında defalarca doping iddaa'ları ortaya atıldı. Hepsinden temiz çıktı. 2009'da 40 yaşında kanserle mücadele için mayosunu tekrar giydi, ve yarışlara katıldı. Kendi yaşıtları merdivenleri soluk soluğa çıkarken o prestijli bir yarışta 4.oldu. Mayosunu geçtiğimiz günlerde birdaha giymemek üzere astı. Kanserle mücadelesi ve spordaki bu başarıları onu sadece iyi bir sporcu değil, 21.yüzyılın en önemli kişileri arasına adını yazdırmıştır. Özyeyeceğiz.




17 Şubat 2011 Perşembe

Beşiktaş : 1 Dinemo Kiev : 4


Sezon başında Q7 ve Guti'yi Beşiktaşa transfer eden Yıldırım başkan ligin ilk yarısındaki kötü performanstan sonra Hugo Almeida, Manuel Fernandes, Simao Sabrosa ' yı aynı anda takımlarından alıp sırtlarına Beşiktaş forması giydirdi. Yıldırım başkan "parayı basıyorum, oyuncuları getiriyorum" Shuster artık sıra sende diyerek bıyık altından gülümseyerek objektiflere gülümsüyordu. Lig Beşiktaş için çok önceden bitti. Herkez bu yıldızlar topluluğuyla Beşiktaş'ın 17 de 17 yapıp şampiyon olma ihtimallerini konuşuyorlardı ben ise devre arasında Beşiktaşın biletini kesmiştim gözümde. Burası Türkiye Shuster'de bunu dün gece Kiev hüsranından sonra anlamıştır diye umuyorum.

Beşiktaş Uefa gruplarında Porto, Rapid Wien ve Cska Sofia ile eşleştiğinde her spor yazarı ve otoriteler Beşiktaş'ın adını 1.sıraya yazdılar. Beşiktaş favoriydi. Rakip Portoydu İnönüde Porto'yu yeneceklerdi çünkü Porto'da yıldız oyuncular yoktu bitek Hulk sıkıntı yaratabilirdi. Ben ise maçları herkezden ayrı gözlüklerimle evimde cips+kola ikilisiyle izledim. Bu gibi takımlar için yıldız oyuncular önemli değildi. Çünkü takımdılar. Porto son 10 yıldır avrupadaydı bu gelenek hiç şaşmıyordu. Spor yazarlarına göre Hulk'dan başka etkili silahı olmayan Porto inönüde 3-1 lik zaferle Portekiz'e döndü. Porto alışıktı bu maçlara. Turnuva takımıydı. Porto bir gelenekti. O Porto inönüde Beşiktaş'ı yendi dün gecede ispanyada sevilla'yı mağlup ederek tur biletini cebine koydu.


Beşiktaş gruptan 2. çıktı. Kuralar çekilde Dinamo Kiev geldi çantada keklikti. Beşiktaş işi inönüde bitirecekti. Beşiktaş Valeri Lobanovsky ' e cebinde Manchester biletleriyle gidecekti. Maçtan 1 gün önce arkadaşlarımla konuştum yine tedirgin yaklaştım çünkü Dinamo Kiev'de turnuva takımıydı. Onlarda gelenekti. Kadrolarında yıldız diye gösterilebilecek kimse yoktu. 35'lik Şeva dışında. Dakikalar 90'ı gösterdiğinde skor tabelasında 4-1 yazıyordu ama Kiev adına. Elime kalemi kağıdı aldım. Kaleci Shovkovskiy yılların kalecisi. Sanki gözlerini Dinamo Kiev soyunma odasında açmıştı. 19 yıldır Dinamo Kiev'de. Danilo Silva yeni geldi. Vukojevic 4 sezondur Kievde. Ayila Yussuf 8 senedir Dinamo Kievde orta saha çizgilerini eskitti. Yarmolenko'da 3.5 senedir kievde. Mikhalik 6, Milevski 9 yıl. Kaptan şeva buranın çocuğu. Sonuç belli başarılı takım kurmak sadece transfer yapmak değildir takım olma evresi yıllar sürecek bir çalışma sonrasında elde edilebilecek bir ünvandır. Beşiktaş'ın bunu başarması için önünde yıllar var. Ama Guti'yle değil. Başarıya daha aç futbolcularla. Elinde Bobo varken Almeida'yı almak aptallık olur. Elinde Ernst gibi bir dinamo varken Fernandes ' i transfer edip Ernst ile genç Necip'i yedek kulübesine göndermekle gelmez başarı. Uzun lafın kısası. Tur gitti. Kiev turladı. Lobonovski stadına gitmeye gerek yok. Oturup gelecek sezonun planlarına başlamak için yarın geç olabilir, bugünden giriş yaparlarsa iyi olur. Ligin treni çoktan geçti. Dublin'de Uefa Finali hayallerini 3 korner golüyle Kiev Beşiktaş'ın cebinden aldı. Shuster Dublin'de oynanacak Uefa finali için bilet fiyatlarını araştırmaya başlasın çünkü ancak trübünden izler.

5 Şubat 2011 Cumartesi

Futbol Aşkı

27 Yıllık Hasret















Sezon başlamadan önce Fenerbahçe'yi şiddetli bir biçimde firenlememizi Bursa'nın değerlendirmesiyle birçok ilki yaşamıştık ligimizde. Şahsen Bursa'nın şampiyonluğuna sevinmiştim fakat şuanda gelecekte yolculuk yapma şansım olsaydı sanırım o kupayı Bursa'dan alıp Fenere verirdim çünkü bu tür şeyler hep Trabzonsporumun aleyhine olmuştur. Geçen sezon Türkiye Kupası ve Süper Kupayı almamız iyi bir başarıydı sezonada iyi başladık, ilk devreyi 9-10 puan gibi bir farkla kapatmanı beklemiyordum doğrusu ilk yarıdaki Avni Aker'de Manisa ve Eskişehir ' e kaybedilen puanlar olmasaydı belki şuanda şampiyonluk için Trabzonda hazırlıklara başlamış olurduk.
Sezonun yarısına gelmeden İBB ve 85'den sonra kazandığımız Karabük, bunlarabuca ve antep maçlarınıda sayabiliriz bir gerileme vardı. Kapanan takımları açmakta ve pozisyon üretmekle zorlanan bir Trabzon vardı sahada iyi oynadığımızda rahat kazandığımız maçları kötü oynarkende kazanıyorduk aldığımız sonuçlardan dolayı bu tür rahatsızlıkları sezemedik, bir huzursuzluk vardı taraftarda, yönetimde, futbolcularda kazansak bile.

2-0 Kaybettiğimiz Fenerbahçe maçını inanılmaz kötü başladık ve inanılmaz derecede kötüde bitirdik. Bütün sezonun en önemli maçını yitirdik en kötü oyunumuz ile. Takımı 20 maçtır ilk defa bu kadar ruhsuz gördüm sahada 90 dakikada tek bir pozisyon bile bulamayan takım ilk 30 dakikadan sonra temposunu kaybeden Fenerbahçe kalesine dahi gidememesi pes doğrusu. Buraya kadar getirdiğimiz şampiyonluk inancımızı bu kadar kötüye kullanabilirdik Ankaragücü ve Fenerbahçe maçları bizim için çok önemli bir ders olmalı. Hala şampiyonluğun en büyük favorisi tabiki Trabzon bunu kimse inkar edemez. Fakat taraftarımızın ve yerel basınımızın her maça takımı ayrı ayrı motive etmek zorunda bugün oynanacak olan Antalyaspor maçını kazanarak üzerimizdeki ölü toprağını atabilirsek eğer hiçbirşeyin bitmediğini gösterebiliriz.

Trabzonun en büyük sorunu kendisidir. Şu baskıya, strese alışabilen bir takım, camia olabilirsek eğer şampiyonluk çok yakın 27 yıllık özlem bu sene son bulabilir.
 

Sample text

Sample Text

Sample Text